Duyurular Haberler Türk Eğitim-Sen Nevşehir

Türkiye Kamu Sen Olağanüstü Genel Kurulunu Gerçekleştirdi

TALİP GEYLAN: İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU TARİHİ MİSYONU BENİMSİYORUZ

Genel Kurulumuza hitap eden Türkiye Kamu-Sen Genel Başkan Vekili ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’da, “Devletimizin ikinci asrında büyük bir devlet tasavvurumuz var. İçte ve dışta bütün düşmanlarını bertaraf etmiş, Sanayi, ekonomi ve bilimde muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmış, Milli birlik ve beraberlik içinde mutlu ve müreffeh bir toplum yapısına kavuşmuş, Tüm çalışanlarını her türlü ekonomik, sosyal ve sendikal haklarla donatmış bir Türkiye hayalimiz var. İşte bizim Türk Yüzyılı anlayışımız budur. 6 asrı aşan bir dünya imparatorluğunun bakiyesinden sonra, kuruluş ve ayağa kalkış dönemi olarak adlandırabileceğimiz yüzüncü yılımızı yüz akımızla tamamladık.

İkinci yüz yılımızın ise şahlanış dönemimiz olarak Türk Yüzyılı olacağına yürekten inanıyoruz. Devletimizi bu hedefe taşıyacak itici güç elbette, kamu yönetimini sağlayan, kamu hizmetlerini sunan, devletin görünen yüzü, memurlarımız olacaktır. Büyük ülke tasavvurumuza adım adım ilerlerken, bu ulvi sorumluluğu omuzlarında taşıyacak yetkinlikte kamu çalışanlarına ihtiyacımız var. Kamu kurum ve kuruluşlarının insan kaynağının, ikinci yüzyılımıza uygun nicelik ve niteliğe ulaşması için yeni bir personel rejimi, adil bir ücret sistemi ve geliştirilmiş bir toplu pazarlık sistemiyle desteklenmesi şarttır.  Bu nedenle atama, görevde yükselme, tayin ve terfilerde liyakat esaslı bir sistemi içeren bir yapıya geçilmeli, adam kayırmanın ve haksızlığın aracı olan mülakat sistemi kaldırılmalı, yazılı sınava öncelik verilmelidir.

Geçmişi 60 yıla uzanan Devlet Memurları Kanununun eskiyen ve yetersiz kalan hükümleri değiştirilerek günün gereklerine, geleceğin çalışma yaşamına uygun bir kamu personel rejimi oluşturulmalıdır. Bu kapsamda öncelikli olarak kamuda güvencesiz istihdam kaldırılmalı, devletin asli ve sürekli görevlerinin güvenceli ve kadrolu personel eliyle gördürülmesi sağlanmalıdır.  Kamu istihdamı,  kadrolu memurlar ve daimi işçiler şeklinde iki ana esas üzerinde şekillendirilmelidir. Kamu hizmetlerinin çeşitliliğinin artması, mesleki gereklilik ve personelin niteliklerinin yükselmesine paralel olarak yeni hizmet sınıfı ihdasına gidilmelidir.  Yıllardır sorunlarına çözüm bekleyen yardımcı hizmetler sınıfı personeli genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmelidir.

Ücret sistemi sadeleştirilmeli, ücret adaletsizliğine neden olan ödeme unsurları ortadan kaldırılmalı, kamuda tüm personelin görevlerine, eğitim durumlarına ve niteliklerine uygun adil bir ücret almaları sağlanmalıdır.

Bunun için kamu çalışanlarını yoksulluk sınırının altında maaş almaktan kurtaracak temel ücret düzenlemesine geçilmeli;  temel ücret, yoksulluk sınırı olarak belirlenecek şekilde her personelin buna ek olarak görevinin gerektirdiği eğitim durumu ve sahip olduğu yetkinlik nispetinde tazminattan ve durumuna uygun sosyal yardım sisteminden faydalanması sağlanmalıdır. Yıllarını devlete hizmet etmekle geçirmiş emeklilerimizin, çalışma hayatı sonrasında da kendisi ve ailesine yetecek düzeyde bir emekli maaşına kavuşturulması için sosyal güvenlik sisteminde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Nimette ve külfette adalet ilkesinden yola çıkarak her vatandaşın geliriyle orantılı vergi ödemesi için çalışanlarımız lehine yeni vergi düzenlemeleri hayata geçirilmelidir.  Çalışanlarımızın maaşlarının artırılmasını, alım güçlerinin yükseltilmesini, üretilen milli gelirden herkesin adil bir biçimde hak ettiği payı almasını sağlayacak en önemli unsurların başında toplu sözleşme sistemi gelmektedir.

2012 yılından beri yaşadığımız tecrübelerimiz, bu sistemin sendika üyesi memurları pazarlık masasına taşımakta etkisiz, maaşların alım gücünü korumakta kifayetsiz, reel geliri artırmakta çaresiz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle 4688 sayılı Kanunun değiştirilerek, toplu pazarlık masasında yer alan tüm sendika ve konfederasyonların söz, imza ve itiraz yetkisinin bulunduğu, kamu görevlilerinin geneline yönelik toplu pazarlıklar ile hizmet kollarına ait pazarlıkların farklı zaman ve zeminde gerçekleştirildiği, katılımcı ve sonuç alıcı bir sendikal yapı oluşturulmalıdır.  Çok kısa zaman sonra, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılındaki ilk toplu pazarlık görüşmelerini gerçekleştireceğiz. Yeni bir çağa adım atarken eskinin aksayan ve köhnemiş mantığıyla değil yeni, geleceğe uygun ve etkili bir sistem ile toplu pazarlık masasında olmak istiyoruz. Ülkemizi geleceğe taşıyacak, yapay zekâ, otonom sistemler, nesnelerin interneti gibi unsurlarla iç içe çalışmaya uygun bir yapı, zaman kaybetmeksizin oluşturulmalıdır.

Türkiye Kamu-Sen olarak Ağustos ayındaki toplu sözleşme masasında elbette maaş artışında hedeflenen enflasyonun temel alınması uygulamasından vazgeçilmesi ve yoksulluk sınırı, harcama kalemlerinde yaşanan gerçek artışlar, büyüme ve refah payı gibi unsurların dikkate alınması kırmızıçizgimiz olacaktır. Maaşlara yapılan artışların enflasyonun altında kalması halinde, aradaki farkın ortaya çıktığı ay itibarı ile yansıtılması gibi alım gücünü korumaya yönelik tedbirlerimiz, taleplerimiz arasında yer alacaktır.  Ancak biz, Türk Yüzyılına uygun bir kamu yönetimini oluşturacak, nitelikli bir kamu istihdamı ve Türk Yüzyılını omuzlarında yükseltecek, geleceğinden umut var olan bir kamu çalışanı için, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı hedeflerine uygun bir zihniyet değişimi istiyoruz. Bu nedenle “Yeni personel rejimi, adil ücret sistemi ve geliştirilmiş toplu pazarlık düzeniyle Türk Yüzyılı’na biz de varız.” diyor, bu tarihi misyonu benimsiyoruz.

Türk milletinin kaderinin yeniden yazıldığı bir dönemdeyiz. İşte böyle bir süreç içerisinde binlerce yıllık töremiz olan kurultayımızı, 1. Olağanüstü Genel Kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. Dosta düşmana, birlik ve beraberliğimizi, sarsılmaz gücümüzü bir kez daha göstereceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Dilde, işte, fikirde birliğimizi muhafaza edeceğiz.  Memurları satanları gördünüz.  Yalan söyleyenleri gördünüz.  Her zaman ifade ediyoruz. Biz, “Kamu çalışanlarının grevli, toplu sözleşmeli, siyaset ve yönetime katılma haklarını içeren sendikal hakların kazanılması yolunda verdiğimiz mücadelede, milli ve manevi değerlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil, Tek Vatan, Tek Bayrak ülküsünü asla terk etmeyeceğiz.” Yayından fırlamış ok gibi hedefe koşuyoruz.

Kamu görevlilerimizin hakları için mücadelemizi daha büyük bir inançla, daha büyük bir güçle sürdüreceğiz. Bizleri başarıya götürecek şey, haklılığımız, kararlılığımız, imanımız ve azmimiz olacaktır. Daima çalışmak, daha fazla çalışmak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek en önemli görevimizdir.  Çünkü biz, “Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin.” diyen büyüklerimizden aldığımız bu emaneti, daima gönderde tutmak üzere aht ettik. İşte bu nedenle bu kutlu emaneti geleceğe en güzel şekilde teslim etmek tek gayemizdir. Mazlumların, ezilenlerin, sömürülenlerin tek umudu Türkiye’dir. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak ülkemizi daha güzel bir geleceğe taşımak ve daha müreffeh bir kamu çalışanı hedefi için var gücümüzü ortaya koyacağız. Yüce davanın neferleri olarak elbette, her şart altında devletimizden yana taraf olacağız.

Her daim yüzümüzü milletimize döneceğiz. Elbette yüz yıl öncenin intikamını alma hevesindeki emperyalistlerle iş tutanların değil büyük, güçlü ve lider ülke Türkiye idealini kararlılıkla savunanların tarafında olacağız.   Elbette Kandil Dağı’nın değil Tanrı Dağı’nın gölgesinde saf tutacağız. Elbette ülkemizi karanlık dehlizlerde boğmaya çalışanlara karşı, Türk Yüzyılı hedefine durmaksızın yürüyeceğiz.

1. Olağanüstü Genel Kurulumuzun tüm sonuçlarıyla Sendikalarımıza, Konfederasyonumuza ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor; sizlere, genel kurulumuzu onurlandıran tüm delegelerimize ve misafirlerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini noktaladı.